• EN
  • FR
  • DE
  • Hesabım

Dragoman Dalış ve Outdoor

PADI Dalış Merkezi, Kaş ve çevresinde deniz kanosu ve doğa aktiviteleri turları

  • Biz kimiz?
  • İletişim
  • Blog
  • TR
    • EN
    • FR
    • DE
  • Dalış
  • Deniz Kanosu
  • Doğa Etkinlikleri
  • Cankurtarma
  • Ulaşım ve Konaklama
  • Dükkan & Online Rezervasyon

Dragoman’da Bir Deniz Kanosu Deneyimi: “Kekova Klasik Rotası”

07/05/2022 By Dragoman

Kaş… Kimileri için ev, kimileri için mola, kimileri için uzak bir diyar… Ama şu bir gerçek ki, Kaş’a bir kez gelen herkesin aklı da gönlü de burada kalıyor. Son dönemlerde Türkiye’nin en önemli turizm cazibe merkezlerinden olan Kaş, her ne kadar popüler bir destinasyon haline gelse de hala kendine has havasını korumaya, doğasıyla büyülemeye, mavinin en berrak tonlarıyla buluşturmaya devam ediyor bizi.

Kaş ve civarını hakkıyla keşfet etmek isteyen herkes, konfor alanından çıkabileceği çeşitli doğa sporlarını denemeli bana kalırsa. Kaş bunun için deniz kanosundan, trekkinge, dalıştan, yamaç paraşütüne, kıyı traversinden (coasteering), bisiklet turlarına kadar o kadar büyük fırsatlar sunuyor ki, günün sonunda yorulmuş bedenleriniz, dingin zihinleriniz ve hayatınıza kazandırdığınız yepyeni bir deneyimle “kendiniz için gerçekten güzel bir şey yaptığınızı” görüyorsunuz. O yaşanan deneyim aslında içten içe bilinen “bütünleşme halini” sunuyor bize. Yaşama, ekosisteme, tarihe ve insanlara içten bir şekilde temas etmemizi sağlıyor. Abartmıyorum, çünkü biliyorum ki “doğayla bütünleşen kendi doğasıyla bütünleşir.” Benim şimdiye kadar deneyimlediğim hep bu oldu, aksini henüz hiç yaşamadım. O yüzden, Kaş’ta ilk kez denediğim deniz kanosu tecrübemi adım adım paylaşmak istiyorum sizinle. Umarım hayatınıza yeni bir deneyim kazanmanıza bu sayede vesile olabilirim:)

Dragoman Deniz Kanosu Kekova Klasik

KAŞ’TA NEREDE DENİZ KANOSU YAPILIR?

Önce deniz kanosu ya da sea kayak nedir ona kısaca değineyim. Deniz kanosu, denizde kürek çekilerek yapılan ve kol gücüne dayalı enfes bir spor. Farklı zorlukta çeşitli rotalar olduğu için de kendinize en uygun olanı seçebiliyorsunuz. Deniz kanosuyla keşfedilebilecek en güzel yerlerden biri kesinlikle Kekova Bölgesi. Kaş’a gelip günübirlik tekne turuna katılanlar bilir bu bölgeyi. Ben de tekneyle defalarca gittim fakat deniz kanosunun çok başka bir perspektifi olduğunun garantisini veriyorum. Deniz kanosu için Kekova Klasik, Kekova Doğu veya Kekova Batı rotalarından birini tercih etmek mümkün. Onun dışında Kaş Bucak Denizi ve Kaş Arşipeli rotaları da mevcut.

İLK KEZ DENEYENLER İÇİN DENİZ KANOSU

Her doğa sporunda olduğu gibi deniz kanosu da, yazımın başından belirttiğim gibi, sizi konfor alanınızdan çıkaran çok özel bir disiplin. Ben uzun yıllardır doğa sporlarının içindeyim; bundan dolayı her sporun kendi içinde belli başlı kuralları olduğunun ve aslında her birinin başlı başına bir disiplin olduğunun bilincindeyim. Ancak her doğa sporunun da bir başlangıç seviyesi olduğunu ve kendisine hazır olan herkese kucak açtığını da ısrarla söylemem gerek. “Ben yapabilir miyim acaba?”

Dragoman Deniz Kanosu Kekova Klasik

Hem de çok güzel yaparsın! Üstüne bir de çok zevk alırsın!

Şimdi bununla ilgili biraz teknik detay vereyim. Ben ilk kez denememe rağmen kano üzerinde denge kurmakta veya pedalları kullanmakta hiç sorun yaşamadım. Zaten denize indiğinizde alışma pratiği yapmamızı istiyor rehberimiz. O deneme süresi deniz kanosunun mantığını anlamamıza oldukça yardımcı oluyor. Bu arada tek kişilik (single) ve iki kişilik (double) olan deniz kanosundan hangisini kullanabileceğimize, bu sporla ilgili tecrübelerimizi göz önünde bulundurarak rehberimiz karar veriyor. Tecrübesiz olanlara genellikle double deniz kanosu öneriliyor ki ben bunu kullandım. Double sea kayaktaki kritik nokta partnerinizle koordinasyonu sağlamak yani eş zamanlı aynı yönde kürek çekmek ve tempoyu ayarlamak. Arkada oturan kişi pedalları yönetiyor, ben en arkada oturduğum için partnerim doğrudan görüş açımdaydı dolayısıyla onun küreklerini takip etmeye çalıştım. Belli bir süre geçtikten sonra mevcut tempo oturuyor ve suyun üstünde resmen akmaya başlıyorsunuz. Artık kollarım değil de onun yerine ellerime taktığım paletler varmış gibi bir his uyanmıştı bende mesela. Yine de güzel kollarımız biraz yoruluyor tabi ki… Ancak doğru şekilde kürek çekip tempoyu sağladıktan sonra “ben bildiğin yapıyorum bu işi yahu” diyorsunuz:)

Üzerine biraz çalışmam gereken kısım geri geri gitme ve dönme kısımları oldu bende. Bir an “n’apıyorduk şimdi” demek çok normal yani, birkaç denemeden sonra her şey yoluna giriyor o yüzden endişelenecek hiçbir durum yok.

Ve ters dönme gibi riski ancak aşırı dalga varsa gelişebilecek bir durum. Zaten öyle zamanlarda da böyle turlar düzenlenmiyor pek.

Kısacası, hava koşulları yerindeyse ve her koşulda güvenebileceğiniz bir rehberiniz varsa tüm endişeleri geride bırakıp keyfin doruklarına kürek çekmeye hazırsınız demektir… Merhaba sonsuz mavi…

DENİZ KANOSU KEKOVA KLASİK TURU

Bu bilgileri not ettikten sonra gelelim rota bilgilerine… Ben Kekova Klasik turunu yaptığım için vereceğim rota bilgileri bu bölge üzerinden olacak.

Turumuzun buluşma noktası, Kaş merkezdeki Uzun Çarşı’nın sonunda yer alan ünlü Kral Mezarı. Sabah 07:30’da buradan araca binip yaklaşık 45 dakika sonra Üçağız’a ulaşıyoruz. Buraya ulaştıktan sonra kanoya binecek şekilde ön hazırlıklarımızı yapıyoruz. Sonrasında malzemeleri dağıtıyor rehberimiz. Ölçülerimize göre can yelekleri, kişiye özel dry bag’ler ve serpinti etekleri veriyor bize. Sonrasında hem deniz kanosunun pedallarını ayarlamak için hem de pedalların nasıl çalıştığını görmemiz için kısa bir bilgilendirme yapıyor. Bir sonraki adımda ise rehberimiz kullanacağımız tüm ekipmanları tanıtıyor ve en efektif şekilde kürek çekmek için uygulamalı pratikler yapıyoruz.

Ve artık kürek çekmeye hazırız! Kekova Bölgesini, Tersane Koyu’nu, Batık Şehri ve Simena’yı keşfetmek için sırayla denize konuveriyoruz. Herkesin enerjisi çok yüksek, hava koşulları mükemmel ve deniz çarşaf gibi!

Dragoman Deniz Kanosu Kekova Klasik

KEKOVA KLASİK ROTASI

Kekova Klasik Deniz Kanosu rotasını kendimce dört bölüme ayırarak anlattım, böylece verdiğim bilgiler daha kolay şekilde akıllarda kalabilir.

İlk Bölüm:

Üçağız – Tersane Koyu: Üçağız’dan Tersane Koyu’na kadar yaklaşık 45 dakika kürek çekiyoruz ve Tersane Koyu’nda yaklaşık yarım saat mola veriyoruz. Burada isteyenler gölgede dinleniyor, isteyenler Xera Harabeleri’ne göz atıyor, isteyenler cam gibi berrak sularda yüzüyor. Yarım saatin ardından da küreklerimizi Batık Şehre doğru yönlendiriyoruz.

İkinci Bölüm:

Tersane Koyu – Batık Şehir: Batık Şehre doğru yol alırken, aslında tarihe kürek çekiyoruz. Batık Şehri teknelerle bu kadar yakından görmek pek mümkün değil çünkü koruma alanı olduğu için burada yüzmek yasak. Dolayısıyla deniz kanosu yaparken su altındaki kalıntıları, basamakları, eski evlerin kalıntılarını ve detayları çok daha yakından keşfedebiliyoruz. Rehberimiz Batık Şehir tarihiyle ilgili bilgi verdikten sonra, büyülenmiş gibi ayrılıyoruz oradan ve Simena’ya (Kaleköy’e) doğru küreklemeye devam ediyoruz 🙂

Üçüncü Bölüm:

Batık Şehir – Simena: Batık Şehir’den kürek çekmeye devam ediyoruz ve inanması zor güzellikte bir Likya kentine, Simena’ya ulaşıyoruz! MÖ 4. yüzyıla tarihlendirilen Simena, eşsiz tarihi dokusu, çiçeklerle bezenmiş sevimli evleri, küçük dükkanları ve meşhur dondurmasıyla her zaman hatırlanacak bir atmosfer olarak zihinlere kazınıyor. Bir de en üst noktasında yer alan tarihi kaleyi görmeden dönmeniz bence kendinize haksızlık olur 🙂 Simena’ya geldiğimizde hem öğle yemeği hem de tüm bu saydığım coğrafi değerleri görecek kadar yeterli zamanı tanıyor rehberimiz bize.

İkinci ve üçüncü kısımlar toplamda rotanın en uzun kürek çekme mesafesi ve yaklaşık bir saat civarı sürüyor.

Son Bölüm:

Kaleköy – Üçağız: Yedik, içtik, güldük, eğlendik artık Simena’dan ayrılma vakti geldi. Burası son kürek çekme etabı ve sadece 20 dakika kadar sürüyor. Suyun üstünde hala canlılığını koruyan mezarların arasından geçiyoruz bu sürede. Kürek çektiğimiz yerlere şöyle bir bakıyoruz ve usulca yanaşıyoruz Üçağız’a. Burayı da gezmek, görmek isteyenler için yine rehberimiz biraz süre tanıyor bize. Sonra da Kaş’a dönüş yoluna geçerek, mükemmel bir gün geçirdiğimiz için kendimizi kutluyoruz. 🙂

En kısa sürede Kekova Batı Rotası’nı denemek için fırsat kolluyorum ben. Bu arada deniz kanosu turları sadece günübirlik değil aynı zamanda konaklamalı olarak farklı rotalarda da yapılabiliyor. “Tatili tatil yapan şey, yeni deneyimdir” mottosuyla yola çıkan herkese deniz kanosu turlarını yürekten tavsiye ediyorum.

NOT:

Bu arada, Kaş ve Kekova Bölgesi koruma altında olan bölgeler olduğu için şahıs olarak doğrudan deniz kanosu kiralayamıyorsunuz. Dolayısıyla bu etkinliği rehber eşliğinde yapmak, hem güvenliğiniz hem de doğaya saygı açısından oldukça önemli.

Teşekkürler!

Filed Under: Blog, Deniz Kanosu

Işık Kıyısı Tekne ve Kayak Güncesi

09/01/2022 By Dragoman

Coast of Light Seakayak Journal

Day 1 – Meeting the group

Hey there, this is Oğuzhan, an outdoor adventure guide at Dragoman. What follows are journal excerpts about the fun and unique boat-accommodated sea kayak trip!

The first day, I met the group at Dragoman’s office in Kaş. When the whole group arrived, I was already at the office but there was so much commotion and chatter that I didn’t get to introduce myself, so I just stayed back and observed. I always observe. Thankfully, after observing the people and their interactions, I knew that it was gonna be a fun and easy-going group. I finally interrupted the chatter and introduced myself. O-ğ-u-z-h-a-n! Yup, a little confusion with the name thanks to the soft G!

After gathering everybody, we carried all the bags and suitcases to the boat and the group settled in their rooms. The name of the boat is Naos; a classic 65ft (21mt) wooden Turkish Gulet, with 5+1 luxurious en-suite cabins accommodating up to 12 guests and it was built in Kaş in 2016. It is run by a family: a dad, a mom and their son. The captain was Mustafa but his son Berat is also a very skilled young captain. As is usually the case, the mother, Azime, is the cook, the cleaning lady, the captain assistant and helper for everything else.

Shortly after settling in the boat, it was time for lunch. Azime prepared an amazing meal. It was all vegetarian and all Turkish mama style! After lunch, I informed the group about what our days would be like. That first day we would practice kayaking so that everybody had a feel for paddling and the kayaks for the rest of the trip. After resting and digesting a little bit, the dingy dropped us off at Limanağzı where we got in our kayaks. We paddled in the bay for 3 kms, checking out the rock-cut tombs on the cliffs and enjoying the coastal rock formations, finally finishing at our boat.

We had another delicious meal for dinner and went to bed fairly early. I slept on the deck with my sleeping bag and all the others were in their rooms.

Coast of Light Boat & Kayak Map

Day 2 – Limanağzı to Üzümlü bay by seakayak

– Good morning everybody! How did you sleep?

– Didn’t sleep well.

– Did anybody sleep well?

– I slept well. (Frank)

Well, except Frank, who seems to have the ability to sleep through anything, no one slept well because of the battleship that came into the bay and its generator that was on all night long! Also, there was a woman in the boat anchored next to ours and let me tell you she had a very specific and loud laughter!

Thankfully, despite the early wakeup call and not having slept well, the group was in good spirits during breakfast and excited to jump on the kayaks. Without losing too much time after breakfast everybody got in their kayaks and we started paddling towards Üzümlü bay. The weather forecast was showing some strong winds in the afternoon, so we left early to safely arrive at our destination in advance of the winds

Coast of Light Boat & Seakayak Tour

The morning was glorious! Paddling by the rocks and seeing how the winds shaped the brush and spotting wild goats on the cliffs were moments to be remembered! Solihin, my all-knowing, all-teasing banter man, a father, a photographer and a well-travelled gentleman with “unique” sweatpants, took some photos of the goats and the coastline. Still waiting for him to send me those photos from the trip though…! After paddling for a while, we arrived at Shepherd bay for a short break. Hassina had to go on the boat since she had a shoulder problem and did not want to force it too much, so I jumped in the double kayak with Miriam. She enjoyed having the guide paddle with her. Guess why…?  While I was tying my single kayak to the boat, Solihin managed to slip and fall on the rocks and hit his head but luckily, he just had a little scratch. The rest of the day was incident-free mostly because Solihin was in his kayak and not wandering on the rocks. 

In the afternoon, the winds did pick up, so I decided to shorten the route a little bit and we anchored in İnönü bay instead of Üzümlü. The group liked and appreciated the idea a lot. It was a beautiful spot with crystal clear waters and a little canyon crevice. Miriam took the SUP board that was on the boat and did some yoga and enjoyed a nap in the crevice. We had another mouth-watering dinner, some drinks and the group had nice conversations and lots of laughter! Soon enough it was time for bed.

Coast of Light Seakayak Journal

Day 3 – From İnönü Bay to Aperlai

Thankfully everybody slept like Frank, meaning well! Today was a shorter day compared to the second day, so we did not have to get up as early and the group was thrilled because of it. After breakfast, we got ready and into our kayaks. The last ones to get in the kayak were Hassina and Miriam since Miriam’s gloves were too big for her hands. We suspected Jay took hers. There was a whole commotion to find out the answer to this mystery. We followed the shoreline until we reached a beautiful hidden bay close to Aperlai–it’s so beautiful a movie was shot here recently. There is a small pebble beach and the back side of the beach connects to a freshwater stream. In the stream we found a baby squid and followed it around, enjoying seeing its amazing colors and how it glided in the water effortlessly. Lots of cute little pufferfish accompanied the ladies in the water while little shrimps were having a taste of their sun-kissed skin. We ate our snacks and got back in our kayaks. Not so long after we reached our boat anchored in front of the ruins of the ancient Lycian city of Aperlai founded around the 3rd century BC and continued its existence for about 1300 years until the 7th century AD.

It started to get quite windy by that time, so I tied the kayaks on the boat and we, well the whole group except for me, got on the boat for lunch. While I was trying to tie all the kayaks to the boat, I somehow managed to capsize my kayak. Normally, this is not a problem being an experienced sea kayak guide; I just do a 360-degree eskimo roll under the water and come back up to the surface. (Side note: the eskimo roll is not only to show off, it is first and foremost a self-rescue technique.)

However, the back hatch of my kayak had come open, and despite me doing 4 eskimo rolls back-to-back, each time I would capsize because of the water that was creating an imbalance as it was filling the open hatch. The back of my kayak started to sink because of the amount of water in it. I tied a rope around the back of the kayak and pulled it up to the boat and then I spent at least a half an hour or so hand pumping the water out of my kayak from within the kayak. When I came to the boat, Alicia’s comment was: “Oh, you look wet!” After lunch, Miriam and Jay wanted to go on land so that they could see the ruins and go around the ancient city of Aperlai.

The rest of the group took their time to enjoy a couple of drinks, read and just relax. After getting Miriam and Jay back to the boat we went back to the open sea and then anchored in the protected inner bay of Kekova. We spent the afternoon just relaxing on the boat and swimming. For dinner we had tunny fish that Berat, the captain’s son, had caught early in the morning. Captain Mustafa grilled the fish and Azime prepared all sorts of Turkish meze. It was all amazing. We had a few more drinks and the group played a game. Everyone seemed to enjoy it a lot while I was taking some notes and reading my book; giving them time amongst themselves. This night though more people joined me on the deck instead of sleeping in their rooms. The moon was getting fuller and brighter.

Coast of Light Seakayak Journal

Day 4 – visiting Kaleköy, Simena

Throughout the week, I had to make adjustments to our routes and the plan of the tour because of the winds and for the sake of the safety and pleasure of the group. Nobody wants to paddle in crazy winds and waves and be stressed. It may be fun for some but for most it is not at all. And today the weather forecast showed extremely high winds, so I decided to cancel the kayaking part of the day. Instead I took the group to Simena, a small Lycian city, where there is a castle at the top of the village with an amazing panoramic view of the whole bay and Kekova island (it is known today as Kaleköy, which means castle village in Turkish).

Coast of Light Seakayak Journal

The group happily explored the village’s windy foot paths, bought nice little hand-made things and tried the homemade delicious ice cream and excellent Turkish coffee in one of the cafes. We hiked back to the new shipyard behind the castle, through the ancient Lycian tombs and spotted million-year-old fossils. We met a sweet dog on the way as well. We also tried Turkey’s national sport: it is called bulldozer gazing. It is like stargazing but instead of watching the stars and being mesmerized you just stare at the bulldozer and dream on! (It isn’t a realy sport btw, yet it is a common thing and it has become a common Turkish joke). The rest of the afternoon was spent on the boat in a sheltered bay. I think it was nice for the group to take a break from paddling and therefore to be ready for the next day. Miriam did more yoga-ish moves on the deck and she also taught soul cleansing rituals to the others. Lemme tell ya, there were some very creative moves by Solihin and Frank…!

Yes, the dinner was delicious again! And nothing went to waste!

Day 5 – Shipyard Bay (Tershane) to Gökkaya

Today’s route had to be adjusted a little bit because of the winds again. We had breakfast and started paddling towards Shipyard bay across the bay where we spent the night. Shipyard bay is located on Kekova island and it is the only spot on the island where you can swim on top of the sunken ruins. It is also the narrowest part of the island so you can walk to the open seaside and see the ruins over there.

The group preferred to just paddle on the shore over the ruins since they all had been here before (they were mainly expats living at least part-time in the Kaş/Kalkan area). Then we followed the shoreline along the island, and just before the sunken city of Kekova we stopped, and I explained the history of the area and the Lycians. The light was great, and it made the experience of paddling over the ruins even more special! After the sunken city we paddled across to Hamidiye bay.

The group was pretty pumped to paddle today, especially Hassina and Miriam, so they did not want to take a break there. We continued to paddle and stopped at Burç bay. At this bay, there is a spring water and it is pretty cold, so it was refreshing to have a dip here and have our snacks of fruit and peanuts. Solihin did not fall this time but he did drop his camera bag! Thankfully it was all good; no damage.

Coast of Light Seakayak Journal
Coast of Light Seakayak Journal

After the break, we paddled around the little islands and found our way to the so called “pirate cave.” We went into the cave which is pretty big. The cave is a nesting ground for big bats. There were many of them sleeping in the dark crevices, but we could see and hear them pretty clearly once we got close to them.

After the cave, we paddled to our boat, Naos, which was anchored somewhere near the small islands. The lunch was ready for us upon arrival. At this moment, the winds started to slowly pick up. We had our lunch and I explained to the group that the winds would be stronger and that we should probably call it a day and get going towards Kaş. The group agreed, so I tied the double kayaks to the back of the boat in pairs on each side of the boat and I put my single kayak on the boat. Little did we know that once we left the sheltered islands, it was going to be a LOT choppier and windier…

As soon as we left the sheltered area, the wind got stronger and the waves got bigger. I knew that this was going to be the case a bit later but was surprised that it happened so early in the day. Well, now there was no going back. We pushed forward albeit with a very slow pace so that our kayaks tied behind the boat wouldn’t capsize because of the waves. Azime and I were nervous watching the waves hit the kayaks from side to side, but we were doing great with our slow pace. We managed to reach the castle village and if we could have just gone a bit further, we would have had really calm weather and water in Üçağız bay.

Coast of Light Seakayak Journal

However, it was not going to be that easy; just as we were approaching the castle village, the rope of the kayak that was tied to the boat snapped, and in a matter of seconds, our kayak was drifting away with the waves. You can imagine our reaction, but Berat threw off his shirt and swam to the dingy that was tied to the boat. He reached the dingy and climbed up on it despite the waves, managing untie and start it. He steered the dingy safely towards the drifting kayak until he managed to bring it back.

In the meantime, so that the same thing didn’t happen to them, I decided I needed to pull the double kayaks that were in the water onto the boat. I untied the first kayak and struggled to lift it up 2 meters or so onto the boat myself but finally managed to do so. It was a real struggle because the back of the boat is like a high wall and when I tried to pull the kayak up, the kayak had to be completely vertical with the back of it in the waves before I was able to start pulling it onto the boat. Berat brought the second drifted kayak and gave the rope to me and I pulled it up onto the boat with the help of Azime as well. It was strenuous!

Now we had three kayaks on board and two tied to the back of the boat. We still had to reach Üçağız. The waves were that big that even the coast guard’s zodiac was trailing behind our boat to have a bit of a shelter. It was going smoothly but unfortunately just as we were making the turn to Üçağız one of the kayaks capsized in the waves. There was not much to do at that point, so I told our captain to go full throttle and get us in the bay. He did so. It was so much calmer in the bay. I will not bore you with the details but Berat and I had to tow all the kayaks to the shore and store them on our trailer. The capsized kayak had a ton of water in it, so I had to pump it all out with my hand pump as well. We had to wait for the wind to calm down for a while and then we started our route back to Kaş which was via the open seaside. It was no surprise that it was windier and choppier out in the open. We sought shelter in a bay where we anchored and had dinner. Captain Mustafa decided that it would be even choppier if we were to leave the bay that night, so we had to wait a little longer and maybe spend the night where we were. And that was the case; we spent the night in that bay.

Coast of Light Seakayak Journal

Obviously, it was no big deal for anybody; the group was gonna spend an extra day on the boat! The only thing was that everybody, including our families and the Dragoman office, knew that we would be coming back to Kaş that evening, and where we had anchored there was no cell phone reception. Not to create panic, Berat and I went out on the open sea with the dingy in huge waves in order to capture a cell phone signal so that I could very briefly let the office know about the situation. In the evening, we played games and finished whatever drinks were still on the boat. Lisette came up with great variations to describe some things in English like “utensils, tools” that I will not explain here what she meant by those. I played Scrabble (in English) for the first time with Gillie, Miriam and Alicia and guess what…? I won! (I am Turkish by the way…) Of course, as Miriam said, it is beginner’s luck… Right, uh-huh!

I must admit that I had so much more fun than I thought I would have. Normally I don’t like to spend so much time on a boat, but the group was amazing! Lots of great conversation and stories and bantering. I think they liked me too. Alicia was laid back and enjoyed paddling and all. Solihin likes to banter like me and so I tried to be a good match for him. Lisette and Frank shared jokes and stories with me and always listened to me as well. Hassina was happy as long as she had a cup of hot water, so easy! She couldn’t drink cold water, so we always had hot water ready for her! Gillie and Jay were just plain joyful and full of appreciation. I think Miriam enjoyed the paddling the most when I was in the double with her (not paddling so much as talking and sharing her story, which I appreciated a lot). 😛

We went to bed with a sense of great achievement and the sensation of having done something pleasurable.

Day 6, the extra unexpected morning only – There is not much to say except for one thing: we will all remember dawn: the sun rising in the east and the full moon in the west, both visible in the sky at the same time!

Filed Under: Blog

Şaşırtıcı bir arkeolojik ören yeri, Aperlai, “kral moru”nun yurdu

08/01/2022 By Dragoman

Kekova West Aperlai Seakayak Tour

Aperlai is an ancient Lycian city, which existed from late 4th century BCE to early 7th century AD, near Theimussa (today known as Üçağız) and the island of Kekova near Kaş, Antalya. You may have heard of Kekova, Simena or Üçağız since they are more popular tourist spots, but perhaps not Aperlai. It never was a very significant city in history yet during the course of its existence, it had its moments of prosperity. You may ask yourself, Why should I continue reading if it was not even an important city? Well hang on a minute. You see, even if it was a small city of maximum a thousand people, they managed to create something beautiful and magical: the dye for royal purple! They produced the die by crushing murex (a mollusk) shells, and as it was traded to different parts of the world via merchant traders who would come by ship to the region and was much coveted among the elite in faraway lands, the people of Aperlai were able to live a wealthy life. Experiments done today show that they needed 12.000 snails to be able to produce 1.4 grams of the royal purple dye and the proof this lies buried in the surface of the earth on the hills of Aperlai as the hills are formed by the piles of Murex shells. The dye itself cost 20 times its weight in gold and that should give you a good idea of its value at the time.

Serenity, nature and history

The ancient city ruins are about 9 km from Üçağız to the west, and if you are staying anywhere in or near Kaş or Demre you should definitely consider a visit. Only a few hikers and a handful of tourists make the effort to see Aperlai during the tourist season. If you want to experience an ancient city that is not packed with tourists even at the heart of the tourist season (which is pretty rare!), then Aperlai is for you. Aperlai guarantees uninterrupted serenity and the sounds of nature and little sea waves lapping at the shore as you explore its ancient ruins.

How to get there

As it is connected to the mainland, you can hike there by following the Lycian Way Trail from Üçağız to the city. You can also take a boat to Polemos bay and then hike two kilometers to the city. However, the best way to reach the city is by sea kayaking!

Dragoman is the only company that offers regular sea kayak tours to Aperlai.

Kekova West Aperlai Seakayak Tour

What to expect from Dragoman’s sea kayak trip

While on the tour with Dragoman, you also get to visit the other well-known and beautiful sites in the sea along the way, such as the sunken city of Kekova, Tersane (shipyard bay) and Aquarium bay. First of all, when you paddle past Aquarium bay all the buzz and noise of the tourist boats come to an end and you find yourself paddling in peace in the crystal-clear waters of another bay surrounded by green mountains. You will surely feel a sense of calmness and reconnection with nature listening to the sounds of locusts and seeing fast-flying handsome blue kingfishers or playful flying fish! You will paddle several kilometers away from the tourist boats all the way to the end of Polemos bay where you will have a delicious lunch at a tiny “local” restaurant called Yörük Ramazan‘s that is definitely off the beaten path but well worth the visit!

The best fries in Turkey

Don’t be mistaken when I call it a restaurant; it is not a fancy place. As his nickname suggests, “Yörük” Ramazan used to be a nomad but he now lives at the tip of the bay serving food to those lucky adventurers who make it that far. His specialty is his chips, or french fries, which are unmatched in
taste! Your well-deserved (thanks to your paddling!) meal is usually freshly caught grilled fish, accompanied by a local tomato and onion salad and the best fries you will find in Turkey. And even an ice-cold Turkish beer or soft drink if you fancy one! It is just a delight to enjoy his simple but delicious food.

Like walking on Mars

After lunch, you will hike a 2-kilometer section of the Lycian Way until you finally reach another bay where picturesque Aperlai overlooking the water awaits you. The walk takes you through an open field where the earth is red and dry and scattered with rocks as if placed by extraterrestrial creatures. You might feel like you are walking on Mars. I know, none of us has walked on Mars yet but it’s probably how you would imagine it! You get to rest in the shade of carob trees and your guide will have interesting anecdotes about the trees or the Lycians to share with you along the way.

Kekova West Aperlai Seakayak Tour

Walking or snorkeling the ancient ruins

As soon as you walk into Aperlai, your eyes take in the impressive fortified walls of the city. There are about eighty Lycian tombs along the path to the city walls and one of which is quite unique with its two room-joined sarcophagus, maybe an eternal bed or a home for the Lycian lovers, who knows. Also don’t forget to look for the different reliefs on the tombs, for example, try to find the with the bull on the lid or the one with the turtle shape. Your imagination will be your best friend when and if the shapes look too obscure. There are a couple of Roman baths and churches. Along the edge of the city, in the sea, you can see tombs that have sunk into the water due to earthquakes that took place almost 2000 years ago, as well as rooms that you can explore by snorkeling. You can swim over the sunken murex workshops and maybe catch a glimpse of the murex shells unified with the rocks under the water. Unlike the sunken city of Kekova where swimming is forbidden, you are allowed to swim and snorkel in Aperlai.
It is waiting to be explored by you! It is such a freeing feeling listening to the constant winds of Aperlai and feeling the pleasant disconnect from city life.

Sailing back by kayak!

You will spend about an hour or so in Aperlai and then hike back to Yörük Ramazan’s. If you are lucky enough to have the winds of Aperlai on this side of the land, you will be able to sail back to Üçağız! Yes, we can put sails on the kayaks! Our kayaks did not originally have sails, but we managed to find a simple and effective way of putting V-shaped sails on the kayaks for casual and laid-back sea kayak sailing at the end of a full exploratory day.

Obviously, if there is not enough wind–“enough” being the key word–then there will be no sailing. You will paddle back to your starting point at Üçağız and work on those arm and core muscles a bit longer!

Kekova West Aperlai Seakayak Tour

To summarize, here are the key points of why you should be interested in sea kayaking to Aperlai:

  • First of all, since sea kayaking necessitates an early departure, we get to escape from the boat and tourist traffic of the middle of the day. The bays will be mostly empty and noise-free.
  • You get to see not just one but two sunken cities!
  • Since you are in a sea kayak, you get to be the closest to (and paddle over) the sunken city ruins.
  • You have more time to explore the unspoiled spots.
  • We paddle and therefore we exist! Seriously though, paddling is a much healthier way to spend a day of your holiday and it enables you to stay fit and sleep like a baby that night too!
  • Let’s not forget, you get to eat the best fries!
  • You can taste a carob picked right from the tree! (Have you ever tasted a carob pod?)
  • You will feel like you are on the surface of Mars!
  • You may get to sail on a sea kayak. I bet you didn’t even know that was possible!
  • Last but certainly not least, the whole Kekova region is a marine protection area to protect the loggerhead sea turtles and the endangered Mediterranean monk seals, so you have the chance to encounter some amazing animals!

To visualize all of this, visit our Instagram page here.

Sign up for or inquire about your Dragoman Aperlai sea kayak (Kekova West) tour here!

WANT TO JOIN

Filed Under: Blog

Likya Baharı Botanik Turu

01/12/2021 By Dragoman

Likya Orkidesi

Şehrin sıkıcı kalabalığından, gri binaların boğuculuğundan ve siyah asfalttan kaçmak için son şans. Sizi; binbir renkli çiçekleri, turkuaz denizi görmek için Likya’nın kalbi Kaş’a davet ediyoruz.

Likya Baharında Bitki Tanıma – Botanik Turu

Bitki Uzmanı Öğretim Üyesi Liderliğinde

18-22 Mayıs 2022
(4 Gece, 5 Gün)

İki Kişilik Odada Kişi Başı 6700 TL

Tek Kişilik Oda Farkı 960 TL

Kaş’tan Katılacaklar için (Konaklamasız) 4200 TL

  • Konaklamalar Kaş’taki otelimizde yapılacaktır.
  • Çocuklar ve Kaş Turizm Tanıtma Derneği Üyelerine %10 İndirim Fırsatı.

Baharın renklerini ve kokularını yakalamak için… Çiçeklerin, çiğdemlerin, orkidelerin peşinde görsel bir şölen…

Bu bitki tanıma ve botanik turu harikalarla dolu botanik dünyasına girmeniz için eşsiz bir fırsat yaratacaktır. Beş günlük bu programda Likya Bölgesi’nde bulunan 2500 bitki türünün 200’den fazlasını, en güzel çiçeklerini görme şansınız olacak.

Tüm doğa severlerin, bitki meraklılarının, yürüyüşçülerin ve fotoğrafçıların kaçırmaması tavsiye edilen bir gezi… Her gün farklı yürüyüş rotaları boyunca değişik Akdeniz vejetasyon katmanlarını inceleyeceksiniz. Tam gün doğada vakit geçirecek, bir yandan yürüyüş yaparken diğer yandan bitkilerin mitolojik hikayelerini dinleyecek ve onların hangi alanlarda kullanıldığını öğreneceksiniz.

Bununla kalmayıp; bitki uzmanı rehberimiz sizlere bu bitkilerden nasıl ilaç yapabileceğinizi, kozmetik olarak nasıl kullanabileceğinizi de anlatacak.

Likya Orkidesi, Anadolu Orkidesi, Sarı Salep, Çıplak Adam Orkidesi, Likya Şalbası, Adaçayı, Safran, Glayöl, Çiriş Otu, Sütleğen, Kekik, Pırnal Meşesi ve Kermes Meşesi fotoğraflama şansı yakalayacağınız bitkilerden sadece birkaçı…

Katılımcılar, Teke Yarımadası’nın (Antik Likya Bölgesi) tarihi, arkeolojik, kültürel ve doğal zenginliklerini günlük yürüyüş etapları boyunca keşfedeceklerdir.

TUR PROGRAMI

Likya Orkidesi

1. Gün 18 Mayıs 2022 Çarşamba

Kaş’a Varış, Otele Yerleşme Konaklama

2. Gün 19 Mayıs 2022 Perşembe

Patara

Otelde sabah kahvaltısının ardından Dragoman ofisinde buluşma. Eğitim programı bilgilendirme toplantısı. Araçlarla Patara’ya ulaşım. Patara yürüyüş ve bilgilendirme. Kaş’tan yaklaşık 45 dakikalık bir transferden sonra başlayacak turumuzun odak noktası Likya şehirlerinin belki de en önemlisi Patara olacak. Caput Gentis yani Suyun Başkenti olarak da anılan Patara’nın Hititlere kadar uzanan bir geçmişi var. Roma döneminde de çok önemli bir kent olma özelliğini kaybetmeyen Patara, St. Nicholas yani Noel Baba’nın doğum yeri olması nedeniyle Hıristiyanlığın önemli merkezlerindendi.

Patara’nın yanı başındaki küçük göllerin kıyısında yürüyüşe başlayıp, şehre su taşıyan kanallar için de kullanılan Üç gözlü Zafer Takı’nın yanından geçeceğiz. Amfi tiyatroyu gezdikten sonra yolumuz bizi meşhur Patara fenerine ve kumulların ardındaki deniz kıyısına götürecek. Tüm rota boyunca önce göl kenarı, sonra da kumul bitkileri hakkında detaylı bilgiler alacak, neye yaradıklarını, nelere şifa olduklarını öğreneceğiz.

Konaklama, Tur Transferleri, Kahvaltı, Öğle Yemeği

3. Gün 20 Mayıs 2022 Cuma

Kuruova

Otel’den tur başlangıç noktasına hareket. Yaklaşık 13 km’lik yürüyüşümüz Gömbe yolu üzerindeki en yüksek nokta olan Kuruova geçidinin (1550 m.) yanı başında mis kokulu sedir ormalarının içinden başlayacak. Her daim Kaş’tan 5-10 derece soğuk olan bu bölge, kışları hayatlarında bir kere olsun karda oynamak isteyen piknikçilerin de favorisi. Rota bizi Torosların zirvelerini göreceğimiz 1850 metreye kadar çıkaracak. Ağaç sınırını yavaş yavaş arkada bırakırken bambaşka bir bitki örtüsünün içine gireceğiz. Eğer açmışsa laleleri de göstermeye çalışacağız.

Konaklama, Sabah Kahvaltısı, Öğle Yemeği

4. Gün 21 Mayıs 2022 Cumartesi

Kılınçlı-Aperlai-Tekne ile Batık Şehir

Kaş merkezden başlayarak 30 dakikalık bir taşıt yolculuğuyla Kılınçlı Köyüne ulaşılacaktır. Bugünkü hedefimiz Aperlai. Deniz ve doğa tutkunları; Kuzey Akdeniz havzasının tipik bitki örtüsü makilik alanlar, denize kavuşan fiyord benzeri dar kanyonlar, çakıl plajıyla sonlanan dere yatakları, küçük plajlar, zeytinlikler ve lahit mezarlar arasında yapacakları bu yürüyüşle tabiatla bir kez daha bütünleşeceklerdir. Patikadan ayrılmadan uzun bir yürüyüş bizi Aperlai antik şehrine ulaştıracak. Harabelerin gezilmesi ve moladan sonra 2 kilometrelik bir kıstağı yürüyerek Kekova körfezinin batı ucundaki Polemos bükünde(Siçak Koyu) öğlen yemeğimizi alacağız.

Öğleden sonra teknemize binip Kekova, Tersane(Xera), Batıkşehir(Dolichiste), Simena ve Üçağız’ı ziyaret edeceğiz.

Konaklama, Tur Transferleri, Tekne, Kahvaltı, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği

5. Gün 22 Mayıs 2022 Pazar

Limanağzı Yürüyüşü

Yürüyüşe, Kaş’ın doğusundan, gözalıcı kıyı manzaraları ile süslü yollardan başlıyoruz. Yürüyüş boyunca Likyalılar Dönemi’ne tarihlenen kaya mezarları ile karşılaşıyoruz. Bu yarım günlük turda daha çok kıyı ve alçak rakım bitkilerini göreceğiz. Dönüşte yapacağımız kısa tekne yolculuğunda ise kaya mezarları farklı bir açıdan görme şansı bulacağız. Birden fazla deniz kaplumbağasıyla karşılaşmamız işten bile değil!

Tur Transferleri, Kahvaltı, Öğle Yemeği

KATILIM FORMU

    Filed Under: Blog, Doğa Etkinlikleri, Haberler, Kaş

    Ege Otları ve Ege Mutfağı

    05/01/2021 By Dragoman

    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu

    Tur Tarihleri

    16 – 18 Nisan 2021

    Fiyat 2 kişilik odada Kişi başı: 2.210 ₺ – Tek kişilik oda farkı 300 ₺

    ”‹”‹Min-Max Kişi Sayısı : 6 – 12

    Dragoman Dalış ve outdoor & Latmos Travel ortak çalışması.

    KATILMAK İSTİYORUM

    Akademisyen bitki bilimci ile; Sarı ot, Ebegümeci, Turp otu, Hardal, Kuşkonmaz, İğnelik, Sarmaşık, Kuzu kulağı, Isırgan otu, Hindi bağı, Gelincik otu, Kazayağı, Yaban kerevizi ve daha onlarca farklı otu pazardan almak yerine doğada toplayıp geleneksel yöntemlerle pişirmeye ne dersiniz?

    Ege Mutfağının vazgeçilmezi olan doğal otları tanıyıp tadabileceğiniz bir etkinlik.

    Bafa Gölü ekosisteminde kış boyunca yağan yağmurlardan sonra baharın gelişi ile birlikte rengârenk çiçeklerin arasında yetişen otları en doğal halleri ile topluyor onları birer lezzet harikasına dönüştürüyoruz.

    TUR PROGRAMI

    1.Gün: 

    Saat 19:00’da atölye çalışmalarını yürüteceğimiz ve konaklama yapacağımız  Agora Pansiyon’da buluşuyoruz. Odalarımıza yerleştikten sonra bizim için hazırlanmış  akşam yemeği ve yemek sonrasında şömine başında, atölye çalışmalarında bize eşlik edecek olan konusunda uzman akademisyen ile ege bölgesinde yetişen yenilebilir otlar hakkında sohbet.

    Konaklama ve akşam yemeği: Agora Pansiyon

    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu
    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu

    2. Gün Cumartesi

    Kahvaltımızı yapıp kendimizi doğaya bırakıyoruz. Artık Herakles’e adanmış topraklardayız Herakleia antik kentinde. Kapıkırı köyü ile iç içe olan antik kentin kalıntıları arasında ilerleyerek Latmos (beşparmak) dağının eteklerinde ege otlarını aramaya çıkıyoruz.

    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu

    Bu keyifli gezinti sırasında rehberimiz bize bölgenin tarihi hakkında bilgiler veriyor. Aynı zamanda konusunda uzman akademisyen ile ilk atölyemiz olan bölgedeki yetişen bitkileri tanıma fırsatı buluyoruz.

    Yenilebilir otları en doğal haliyle topluyoruz. Yürüyüş turlarında olduğu gibi belirli bir parkur üzerinde yürümek yerine patika yollardan çıkıyoruz.

    Domates, peynir, zeytin, Milas helvası, sucuk ile öğlen yemeğimizi doğada yaptıktan sonra pansiyona dönüyoruz.

    Pansiyonda kısa bir çay molasının ardından, ev sahibimiz Özgün Abla bize topladığımız otları geleneksel yöntemlerle odun ateşinde nasıl pişireceğimizi gösteriyor. Bu aşamada karşıdan izlemek yok! Herkes kolları sıvayıp işe koyuluyor. Otları odun ateşinde pişiriyoruz.

    Günün en güzel atölye çalışması gün boyu topladığımız, otların tadına varacağımız akşam yemeği atölyesi başlıyor. Yemek sırasında Bafa’nın Mehmet Dayısı bize sazı ve türküleri ile eşlik ediyor.

    Konaklama ve akşam yemeği: Agora Pansiyon

    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu
    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu
    Dragoman Ege Otları ve Ege Mutfağı Turu

    3. Gün Pazar

    Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra,  yenilebilir otlar ve şifalı bitkiler üzerine kısa bir sunum. Sunum sonrasında sizi yormayacak bir antik kent turumuz var. Zorlamadan yürüyeceğimiz parkurlarda, Bizans Kalesi, Pazar yeri (Agora), Athena Tapınağı ve Bulleterion’u ziyaret ediyor, kısa bilgiler alıyoruz. Pansiyonumuza döndükten sonra öğle yemeği. Yemek sonrasında sertifika töreni 🙂 artık herkes ege otları üzerine sertifikalı birer yamak oluyor. Sertifikalar sonrası vedalaşma. 

    Fiyata Dahil Olan Hizmetler

    •  2 gece Y/P konaklama 
    •  Tüm ara transferler
    •  Rehberlik hizmeti
    •  Akademisyen danışman 
    •  Öğle yemekleri 
    •  Tüm sıcak içecekler
    •  Ören yeri giriş ücretleri

    * Zorunlu TURSAB seyahat sigortası bir sağlık sigortası değildir. Özel sağlık ve tur iptal sigortası için lütfen ofisimiz ile irtibata geçin!

    Fiyata Dahil Olmayan Hizmetler

    • Tüm şahsi harcamalar
    • Türkiye’nin her yerinden ulaşım

    Filed Under: Blog, Doğa Etkinlikleri

    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu ya da Yürüyüş Turu

    01/12/2020 By Dragoman

    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu

    TUR TARİHLERİ ve FİYATLARI

    24 – 29 Mayıs 21 – 1350€

    05 – 10 Haziran 21 – 1400€

    04 – 09 Ekim 21 – 1500€

    5 Gece, 6 Gün

    KATILMAK İSTİYORUM

    Antik Likya bölgesinin tüm güzelliklerini ahşap bir yelkenlide kalma konforuyla bir araya getiren Işık Kıyısı deniz kanosu ya da yürüyüş turu, hem tarih ve arkeoloji, hem de deniz ve doğa tutkunlarına heyecan verici deneyimler yaşama fırsatı sunuyor. Tur kapsamında 2 batık şehri birden keşfedin! Hatta dilerseniz ikincisini şnorkelle gezerek hayallere dalın… Likya şehirleri arasında en büyüleyicisi Simena’da romantik bir gece geçirin! Noel Baba’nın memleketi Demre’nin antik limanı Andriake’ye denizden gelmenin ya da kıyıdan yürümenin keyfini yaşayın. Üstelik bunlar turun sürprizlerinden sadece birkaçı…

    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu
    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu
    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu

    1. Gün: Kaş’a varış ve Tekneye çıkış

    Turumuzun ilk günü, öğlen saatlerinde teknemize çıkıyoruz. İlk gecemiz korunaklı Limanağzı’nda… Burada öğle yemeğinin ardından, dinlenecek ve tur brifinginizi alacaksınız. Limanağzı’ın sakin sularında rehberinizin anlatacaklarını sıcağı sıcağına uygulama fırsatına sahip olacak, yürüyüşçülerdenseniz, karada ufak bir gezintiye çıkacaksınız. Bu arada Likya Kaya Mezarlarını denizden görme fırsatını yakalayacaksınız. Burada türü tehlike altında olan Akdeniz kaplumbağasını (Caretta Caretta) görmeniz pek muhtemel!

    Konaklama: Tekne,
    Öğle Yemeği, Akşam Yemeği

    2. Gün: Deniz Kanosu ya da Yürüyüş – Limanağzı – Üzüm İskelesi

    Kahvaltımızın ardından hazırlıklarımızı tamamlayıp, ilk rota günümüze başlıyoruz. Bu etapta, Limanağzı’nı çepeçevre dolaştıktan sonra kıyı hattını takip ederek ilk Çoban Burnu’ndan hemen önceki mola noktanıza ulaşacaksınız. Mola sonrasında, bir yandan da Likya Yolu’nu kayakçılardansanız denizden, yürüyüşçülerdenseniz karadan takip ederek yolunuza devam edecek, varış noktanıza kadar daha pek çok noktada turkuaz sularda yüzme imkanını yakalayacaksınız. Yolculuk rehberinizin aktaracağı tarihsel ve coğrafi bilgilerle daha da lezzetlenecek. Akşamı sakin ve huzurlu Üzümlü’de, teknenizde yıldızları izleyerek geçireceksiniz.

    Konaklama: Tekne
    Kahvaltı, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği

    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu

    3. Gün: Deniz Kanosu ya da Yürüyüş- Üzüm İskelesi – Aperlai

    Teknenizde yapacağınız kahvaltının ardından koydaki küçük adayı sağınızda bırakarak güne başlayacaksınız. Mola daracık ama şahane bir koyda… Öğle yemeği molasından sonra batık Likya şehri Aperlai’nin surları uzaktan görünmeye başlayacak. Oraya vardığınızda ister karaya çıkın ve kalıntıları karadan keşfedin, isterseniz şnorkelle suyun altındaki kısmını gözleyin. Burası da kaplumbağasıyla meşhur, yüzerken yanınızda aniden belirmesi işten bile değil. Akşam bu büyülü mekanda güneşin batışının tadını çıkaracaksınız.

    Konaklama: Tekne
    Kahvaltı, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği

    4. Gün: Deniz Kanosu ya da Yürüyüş – Aperlai – Simena

    Sabahın erken saatlerinde kanal geçişini arkanızda bırakarak Sıçak Yarımadası’nın bakir koylarında kürek çekmeye ya da kıyıdan yürümeye başlayacaksınız. Hayranlık verici kaya formasyonlarını sol tarafınızda bırakarak Kekova Körfezi’ne gireceksiniz. Burada Polemos Koyu’nda mola verdikten sonra yolculuğunuz uzaklardan kalesi görünen Simena Köyü’ne doğru devam edecek. Eğer rüzgar doğru yönden eserse bu etabı kayakçılardansanız yelkenle de tamamlamanız olasılık dahilinde… Kekova’ya bakan Kaleköy (Simena) Likya çağından kalma tarihi alanlarıyla kayda değer bir bölge. Ortaçağ’da restore edilmiş olan Likya Kalesi, küçük amfi tiyatrosuyla hala gururla ayakta duruyor. Daha sonra, tarihin ve geleneksel köy yaşamının nasıl iç içe geçtiğine tanıklık etmek için Kaleköy’ü ziyaret edeceksiniz. Geleneksel evler, dükkanlar ve doğa güzelliğiyle dolu dar sokaklarından kaybolduktan sonra, Kaleköy’ü tarif edilemez hislerle geride bırakacaksınız. 

    Konaklama: Tekne

    Kahvaltı, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği

    Bu deniz kanosu turumunuzun notlarını okumak ister misiniz?

    Işık Kıyısı Tekne ve Kayak Güncesi için tıklayın.

    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu

    5. Gün: Deniz Kanosu ya da Yürüyüş – Simena – Gökkaya

    Bugün yolculuğumuza Simena’dan başlayacağız ve doğuya doğru kürek çekecek ya da yürüyeceğiz. Doğuya doğru gitmek bizi, bir zamanlar korsanlar tarafından kullanılmış büyük bir deniz mağarası olan Kişneli Adası ve Asırlı Adaları’na ve daha sonra da ıssız liman Gökkaya’ya getirecek.
    Kristal temizliğindeki mavi sularda kürek çekmek, izole plajlarda güneşlenmek, yüzmek ve şnorkel yapmak bu turun etkisini çok daha güçlendirecek. Daha sonra, vereceğimiz mola için, Istlada’nın kıyı kalıntılarını ve Gökkaya Koyu’nun kıyı özelliklerini keşfedeceğimiz iç kısımlara doğru döneceğiz. Gecelememizi de burada yıldızların altında yapacağız.

    Konaklama: Tekne
    Kahvaltı, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği

    6. Gün: Deniz Kanosu ya da Yürüyüş-Gökkaya-Çayağzı ve Tur bitişi

    Kahvaltımızın ardından Kokar Koyu olarak da adlandırılan Demre-Çayağzı’na doğru bir kuş ve doğal yaşam arayışı içinde kürek çekeceğiz ya da yürüyerceğiz ve eğer zaman izin verirse Myra’nın Limanı ve dünyada Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicola’nın kilisesinin evi olan Andriake’nin kalıntılarında karaya çıkacağız. Yemeğimizin ardından teknemizle Kaş’a döneceğiz.

    Kahvaltı, Öğle Yemeği

    Coast of Light Sea Kayaking Tour

    Fiyatlar çift kişilik oda konaklamalı kişi başı fiyatlardır.

    Turun gerçekleşmesi için katılımcı sayısı 8 kişi, makisumum kapasite 10 kişidir.   

    Program öncesi ve sonrası konaklama ve aktivite olanakları için ofisimize danışınız.

    FİYATA DAHİL:

    • 5 gece tekne konaklaması (çift kişilik odada tek kişi fiyatı)  
    • Profesyonel rehberlik hizmetleri.
    • Deniz Kanosu turu için gerekli tüm ekipman.
    • Turun başlangıç ve bitiş noktalarına varsa Kaş’dan-Kaş’a taşıma ve ulaşım.
    • Belirtilen günlerde Kahvaltı, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği.
    • Tur sırasında atıştırmalıklar ve su.
    • KDV.

    FİYATA DAHİL DEGİL:

    • Şehirlerarası ulaşım.
    • Grup Havaalanı Transferleri (ihtiyaç halinde ofisimize danışınız)
    • Tur öncesi ve sonrası günler.
    • Alkollü içkiler, sigara, çamaşır, tabldot menü dışında yiyecek & içecek seçimi, özel ulaşım istekleri, telefon & internet iletişimi, acil durumların dışındaki tıbbi müdahale, kişiye özel tıbbi malzeme / hizmet tedariği, ilave hastane konaklamaları.
    • Tur programında belirtilmeyen öğünler, sigorta, bahşişler.
    KATILMAK İSTİYORUM
    Işık Kıyısı Tekne Konaklamalı Deniz Kanosu Turu

    Rezervasyon Koşulları:

    Depozito ve Ödemeler

    Rezervasyonunuzu kesinleştirmek için gereken depozito ücretleri tarihlere göre aşağıdaki gibidir.

    Tur tarihinden 120 gün önce= Tur ücretinin %25’i.

    Tur tarihinden 90 gün önce= Tur ücretinin %100’ü.

    Ödemelerin yapılmaması durumunda Dragoman Dalış ve Outdoor rezervasyonu iptal etme hakkını saklı tutar.

    İptal Politikası:

    Tabii ki herhangi bir iptalin olmasını istemeyiz. Bununla birlikte tur maliyetlerinin büyük bir kısmı rezervasyon aşamasında taahhüt edilmiştir.

    İptalinize ilişkin yazılı bildiriminizi aldıktan sonra tur ödemenizin bakiyesi aşağıdaki plana göre size iade edilecektir.

    Tur tarihinden 91 gün önce: Tur ücretinin %100’ü.

    Tur tarihinden 90-61 gün önce: Tur ücretinin %50’si.

    60 gün ya da daha az: İadesiz

    Filed Under: Blog, Deniz Kanosu, Haberler, Kaş

    Dragoman ile Kaş’ta Doğaya Dönüş Turu

    15/09/2020 By Dragoman

    Dragoman ile Kaş'ta Doğaya Dönüş Turu

    Antik Likya uygarlığı doğasının en göz alıcı bölümünü karada yürüyüş ve bisiklet turu ile, denizde kürek çekerek deniz kanosu ile keşfetmeye hazır mısınız?

    Çok az insanın sahip olabileceği bir özgürlüğü yaşamanız için sizi Likya’ya davet ediyoruz. Antik şehirlerin yanıbaşında kamp yaparak tarihe dokunup, sakin gecelerine tanıklık edeceğiniz 4 günlük bir macera…

    İkisi batık 5 Likya Şehrini görebilme, Aperlai’de batık şehrini snorkelle keşfetme keyfini aileniz ya da dostlarınızla yaşayın.

    Tur programı: 3 Gece 4 Gün

    Fiyat: 450 €

    Minimum Katılımcı Sayısı: 4 Kişi

    Konaklamalar hijyen imkanlarına sahip ve şartlara uygun kamp alanlarında yapılacaktır. Fiyatlar iki kişilik çadırda kişi başı konaklama dahil fiyatlardır.

    Katılmak için tıklayın

    Dragoman ile Kaş'ta Doğaya Dönüş Turu

    TUR PROGRAMI

    1. Gün – Yürüyüş – Apolonia-Aperlai 10-12 km.

    Sabah erkenden Dragoman Ofis‘te buluşup, eşyalarımızı bizi başlangıç noktasına götürecek aracımıza yüklüyoruz.

    Apolonia antik kentinden, zaman zaman ağaçların arasından, zaman zaman denizde yorgunluk atarak Aperlai Antik kentine yürüyoruz. İlk gecemizi burada, tek konaklama imkanı sunan Purple House’da geçirmek için çadırlarımızı kuruyoruz. Kendi üretimi olan malzemelerden hazırladıkları lezzetli akşam yemeğine kadar, Aperlai batık şehrinin sularına kendimizi bırakıyoruz.

    Rehberlik Hizmeti, Atıştırmalıklar, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği, Ekipman, Tur Transferleri dahil

    2. Gün – Deniz Kanosu – Aperlai-Kekova-Simena 10-13 km.

    Erken kahvaltımızın ardından, kampımızı toplayıp 2 kmlik kısa yürüyüşle kanolarımızla buluşmaya Polemos’a gidiyoruz. Bugun Batık Şehir’i de göreceğimiz harika bir deniz kanosu günü. Öğleden sonra Simena’da kamp alanımıza varıyoruz. Tarihi Kaleyi gezmek için de bol bol vaktimiz olacak.

    Rehberlik Hizmeti, Atıştırmalıklar, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği, Ekipman, Destek Teknesi Dahil

    3. Gün – Deniz Kanosu – Simena-Andriake 15-17 km.

    Yine erken kahvaltımızın ardından deniz kanolarımızla, sakin kıyılarda seyredeceğimiz güne başlıyoruz. Akdeniz’in yerleşim olmayan, doğa harikası kıyılarını, kanolarımızla geçiyoruz. Bugünkü kamp yerimiz antik kent Andirake.

    Rehberlik Hizmeti, Atıştırmalıklar, Öğle Yemeği, Akşam Yemeği, Ekipman, Destek Teknesi Dahil

    Dragoman ile Kaş'ta Doğaya Dönüş Turu

    4. Gün – Dağ Bisikleti – Sarılar-Kaş 22-25 km.

    Bugün malzememizi toplayıp, kahvaltımızı yaptıktan sonra aracımızla Sarılar Köyü’ne gidiyoruz. Buradan Kaş’a kadar bisikletlerimizle bu sefer Likya’nın köylerini keşfe çıkıyoruz. Öğleden sonra Dragoman Ofis’te turumuzu bitiriyor ve yeniden buluşana kadar birbirimize veda ediyoruz.

    Rehberlik Hizmeti, Atıştırmalıklar, Öğle Yemeği, Tur Transferleri

    FİYATA DAHİL

    • Profesyonel rehberlik hizmetleri.
    • Kamp ve tur ekipmanı.
    • Turun başlangıç ve bitiş noktalarına Kaş’dan-Kaş’a taşıma ve ulaşım.
    • Belirtilen günlerde kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği.
    • Deniz kanosu günlerinde destek teknesi.
    • KDV.

    FİYATA DAHİL DEGİL

    • Şehirlerarası ulaşım.
    • Tur öncesi ve sonrası günler.
    • Alkollü içkiler, sigara, çamaşır, tabldot menü dışında yiyecek & içecek seçimi, özel ulaşım.
    • İstekleri, telefon & internet iletişimi, acil durumların dışındaki tıbbi müdahale, kişiye özel tıbbi.
    • Malzeme/hizmet tedariği, ilave hastane konaklamaları.
    • Programında belirtilmeyen öğünler, sigorta, bahşişler.
    KATILMAK İSTİYORUM

    Filed Under: Blog, Doğa Etkinlikleri

    Dragoman’da Dalış Stajyeri Olmak

    18/08/2020 By Dragoman

    Bir dalış okulunda stajyer olarak çalışmanın dalış profesyoneli olma yolunda atılabilecek en sağlam adım olduğunu düşünüyorum. Dalış sektöründe tecrübenin ne kadar önemli olduğunu da hesaba katınca, bu staj tecrübesi oldukça çekici hale gelmeye başlıyor. 2019’un Aralık ayında bir arkadaşımın tavsiyesiyle geldiğim Dragoman’da Rescue Diver kursumu tamamladıktan hemen sonra 2 aylık uygulamalı PADI Divemaster eğitimi için kapılarını çalma nedenlerimden biri de buydu.

    Dragoman’da yaklaşık altı ay, dalış asistanları diye de adlandırabileceğimiz birbirinden tatlı altı kişilik bir stajyer kadrosunun parçasıydım (sürem beklediğimizden uzundu tabii çünkü insan gelince gidemiyor:)). Her ne kadar bir gün Dragoman’da dalış eğitmeni olarak çalışma hayali aklımızın bir ucunda dursa da asıl amacımız güzel bir yaz geçirmek ve dalış sektörünü acısıyla tatlısıyla tecrübe etmekti.

    Dragoman'da Dalış Stajyeri Olmak

    Dragoman stajyeri olarak süreç, öğrendiklerim, kazanç!

    Dragoman Türkiye’deki en büyük dalış okullarından biri ve dünyanın her yanından dalgıçları misafir ediyor. Bu yüzden ilk öğrendiğimiz şeylerden biri misafirlerimize nasıl yaklaşmamız gerektiği ve Dragoman ailesinin bir parçası olmanın ne demek olduğuydu. Eğitmenlerimiz bizlere bir dalış teknesinin işleyişini öğretmenin yanı sıra bir PADI profesyoneli olmayı öğretiyorlardı. Aramızdaki ilişki öğretmen-öğrenci ilişkisinden çok bir akıl hocası-küçük çekirge ilişkisiydi. Her gün yeni bir şey öğreniyor ve öğrendiklerimizin üzerine ekliyorduk.

    Dragoman'da Dalış Stajyeri Olmak

    Temelleri öğrenme sürecinden sonra artık teknenin bir parçası olarak hareket etmek kolaylaşmıştı ve çoğu işi herhangi bir direktif olmadan yerinde ve zamanında halledebiliyorduk. Çoğu zaman da yaptığımız işler belliydi ve monotondu. Her gün sabah 8’de Dragoman t-shirtleriyle, o gün ne modda uyanmış olursak olalım misafirlerimizi pozitif bir enerjiyle ve güler yüzle karşılamaya hazır bir şekilde teknede olunur, tekne gözden geçirilir ve temizliği yapılır, misafirlerimizin bireysel dalış kasaları hazırlanır ve evrakların hazır olduğundan emin olunurdu.

    Stajyerlik ile öğrenmek

    Dalış kasalarından bahsedip de bunları malzemeye zarar vermeyecek şekilde düzenlemekten bahsetmemek benim için artık mümkün değil. Bununla ilgili ilk anımı da anlatmak isterim. Rescue Diver kursum için ilk geldiğimde, kasalar nasıl kullanılmalıdır bilmiyordum. Kursumuzun ikinci gününde Tuba Hocam yanıma gelip malzemeleri nasıl yanlış istiflediğimden, bunların malzemeye nasıl zarar verdiğinden bahsedip doğru istif biçimini gösterdi. Bunun benim üzerimdeki etkisini anlatmak mümkün değil. Hayatım boyunca asla unutmayacağım bir ders oldu ve hem bu kurs için, hem de stajyerlik için doğru yerde olduğumu anladım.

    Evet kaldığım yerden devam ediyorum 🙂

    Sürekli bizi tercih eden misafirlerimizi tanımak ve onlarla dalış dışı şeylerden de konuşmak çok büyük bir artıydı benim için. Dragoman teknesinde bu vakti geçirmek çok güzel insanlarla tanışmama vesile oldu. Dalış dönüşü teknemizin önünde oturmak ya da ofisimizin arkasındaki Dragoman Bahçe’de oturup Hatice Abla’nın yaptığı muhteşem yemeklerden yerken günün yorgunluğunu atmak vazgeçilmezlerdendi. Bütün bunlar olurken iş arkadaşlarımla her gün birlikte olmanın güzel bir sonucu olarak onları yakından tanıma fırsatı buldum. Dragoman’da edindiğim aileyi hiçbir şeye değişmem diyebilirim.

    Dragoman'da Dalış Stajyeri Olmak

    Paha biçilemez haz: Dalış Rehberliği!

    Stajyerliğin en keyifli kısmı dalış rehberliği yapmaktı. Neden dalış teknesinde çalışmak dalış yapmaktan daha zordur dediklerini de rehberlikten keyif almaya başladığım zamanlarda anlamam rastlantı değil sanırım. Bir kulağınız eğitim veren arkadaşlarınızdadır bir şeyler öğrenebilmek için, aynı zamanda yüreğinizde haset, dalış brifingini verirsiniz. Hele bir de en sevdiğiniz dalış noktasındaysanız…. Heybeli’de; rüzgar ve akıntı yoksa, su otuz dereceyse ve on altı metre aşağıyı görebiliyorsanız baktığınızda, güneş pırıl pırılsa yukarıda işte o zaman işin bütün zorlukları unutulur.

    Bir Kış aşkı Kaş 🙂 There and back again

    Dragoman’da stajyer olarak geçirdiğim altı ay hem beni bir birey olarak olgunlaştırdı hem de kişilerarası iletişimi daha iyi anlamama yardımcı oldu. Dragoman’da staj yapmanın bir ayrıcalık olduğunu biliyordum ancak bu kadar çok şey öğreneceğimi ve beni bu kadar değiştirebileceğini tahmin bile edemezdim. Burada profesyonel olmanın ne demek olduğunu ve işimi nasıl sevebileceğimi öğrendim. Bir Rescue Diver olarak geldiğim Dragoman’dan bir Specialty Instructor olarak ayrıldım diyemiyorum, çünkü Dragoman’dan ayrılamadım, ayrılmak da istemedim, istemiyorum da!

    Artık bir Dragoman eğitmeniyim ve burada geçirdiğim harika Dive Master sürecini herkesin yaşamasını isterim. Bir dalış profesyoneli olarak yaşamınızı kazanmayı düşünmeseniz bile bu eğitim imkanını değerlendirmekte fayda var: unutulmaz bir yaz, inanılmaz kaliteli bir eğitmen kadrosu, muhteşem bir kaptan, harika bir patron, birbirinden neşeli ve güzel ofis çalışanları, onlarca yeni arkadaşlık. Buradan edinilebilecek çok şey var; hem bireysel hem de profesyonel olarak.

    Orhun Can Varol, Padi Dalış Eğitmeni, Mayıs 2020

    Filed Under: Blog, Dalış

    Kaş Dragoman’dan Cankurtaran’a Giriş

    15/05/2020 By Dragoman

    İnsanoğlunun su ile birlikteliği ve barışıklığı çok uzun yıllara dayanıyor. Ancak, tarih boyu bu barışıklık çoğu kez bozulmuş ve kimi zaman su, insan için ölümcül olmuştur. Boğulma olayları ülkemiz de dahil tüm dünyada, her yıl binlerce can almaktadır. Bilinçli olmak ve iyi yüzme bilmenin yanı sıra, bu olayların önüne biraz olsun geçilmesindeki en önemli çözüm, cankurtarma eğitimlerinin yaygınlaştırılmasıdır.

    Kaş Dragoman'dan Cankurtaran'a Giriş

    Kaş’ta su içinde yaşayan Dragomanlar olarak Cankurtarma eğitimlerini bünyemizde yapmaya başlamamızın sebebi tam da bu. Bu yazıda sizlere biraz ön bilgi vermek istedim, elbette iyi bir cankurtaran olmak için eğitimlerinizi tamamlamanız gerekir. İnsan yaşamı son derece değerlidir. Onun korunmasına yönelik alınacak önlemler konusunda hiç bir ödün verilemez, verilmemelidir de.

    Cankurtarma Eğitimleri nasıl ve nereden alınır?

    Son yıllarda ülke turizmindeki artışa paralel olarak bu eğitimlerin önemi artmış ve çıkartılan Yönetmeliklerle Cankurtaran bulundurulması zorunlu hale gelmiştir.Ülkemizde cankurtaran eğitimleri Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu’na bağlı ve Uluslararası Cankurtarma Federasyonu (International Life Saving Federation – ILS) üyesi olan cankurtarma merkezleri tarafından verilir. Cankurtarma eğitimlerin süreklilik koşulu, tüm dünyada benimsenmiş bir kuraldır. Bu nedenledir ki gerek teorik, gerekse uygulamalı çalışmalar ile bu eğitimler sürekli yenilenmelidir.

    Toplumumuzda iyi yüzme bilmenin cankurtarmaya yeterli olduğu gibi son derece yanlış bir kanı yaygındır. Bunun sadece boğulmakta olan kişi için değil, kurtarma eylemini gerçekleştirmek isteyen kişi için de yaşamsal bir tehlike ve bir çok yönden sakıncalı bir durum olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. Boğulan bir insanın yaşamının kurtarılması, ancak iyi bir cankurtarma eğitimi almaktan geçer. Bu nedenledir ki cankurtarma eğitimleri, tüm dünyada uluslararası bir standartta yapılmaktadır.

    Cankurtaran ne yapar?

    Bir cankurtaranın hem görevleri hem sorumlulukları vardır. Sorumluluklarını yerine getirmeyen cankurtaranlar, iyi bir şekilde olmasa da mesleklerine devam edebilirler. Ancak görevlerinden birini aksatan bir cankurtaran, doğrudan bir insanın hayatını ve sağlığını riske attığından, meslekten anında men edilir ya da men edilmelidir.

    Öyleyse işini iyi yapan bir cankurtaranın görev ve sorumlulukları nelerdir?

    Cankurtaranın Görevleri

    • Sahillerde, havuzlarda ve kurum olarak işletilen deniz alanlarında yönetmelikler tarafından konulan kurallara uyulmasını sağlamak ve uyumluluk derecelerini denetlemek en önemli görevlerindendir.
    • Cankurtaranlar sabit bir yer, cankurtaran kulesi ya da platform benzeri yüksek bir mesafede dürbünüyle beklemektedir. Yüksek bir yerde oturan cankurtaranlar herhangi bir kriz anında tüm denize ve havuza hakim olmaktadır. Bazı cankurtaranlar ise, sürekli hareket halindedir. Plaj boyunca adeta sürekli devriye atmaktadırlar. Sabit ve seyyar tim olarak ikiye ayrılan cankurtaranlar, bazı durumlarda birlikte hareket etmek zorunda kalacaklardır. Bu nedenle ekip çalışmasının önemini kavramalı ve bu doğrultuda hareket edilmelidir.
    • Cankurtaranların en asli ve yüce görevleri elbette boğulma tehlikesi geçiren insanları kurtarmaktır. Eğer derinlik, çok fazla değilse cankurtaran yüzerek gelir ve boğulma tehlikesi geçiren kişiyi sırtlayarak karaya çıkartır. Ancak derinlik tehlikeliyse bu cankurtaranın da hayatını tehlikeye atacaktır. Riskin ve derinliğin çok olduğu yerlerde cankurtaran kazazedeyi can simidi, kurtarma ipi ve kurtarma kemeri gibi araçlarla kurtarır. Cankurtaran, uygun tekniklerle girdiği denizden, uygun tekniklerle çıkardığı kazazedeyi öylece bırakmaz. Daha sonra durum ne olursa olsun solunum ve dolaşım kontrolü yapmalıdır. İlk ve hayati müdahale cankurtaranlar tarafından gelir. İlk müdahaleyi yapan cankurtaranlar, daha sonra müdahale sırasını ilkyardım ekibine bırakmalıdır. Ambulansın ve doktorun en ivedi şekilde oraya ulaşması için ya haberi doğrudan cankurtaran vermeli ya da birilerini hızlıca koordine edip yönlendirmelidir.
    Kaş Dragoman'dan Cankurtaran'a Giriş

    Hazır yeri gelmişken belirtmeliyiz ki, bir cankurtaranı cankurtaran yapan yegane amaç, insan hayatlarını kurtarmaktadır. Bu nedenle cankurtaranın, derdi de var oluş sebebi de meslek aşkı da can kurtarmaktan ileri gelmelidir. Başkalarının hayatına duyulan maksimum sorumluluk, cankurtaranı iyi ve kötünün ötesinde ve tüm mesleki ahlakın üstünde iyi bir insan, iyi bir yurttaş olmasına yetecektir.

    Cankurtaranın Sorumlulukları

    • Genelde havuz ve sahillerde dışarı çok fazla su püskürtecek şekilde atlayış yapanlar, baş aşağı dibe doğru dalışlar olmaktadır. Bu dalış ve atlayışlar, uygunsuzdur. Zira her havuz ve plaj, kişisel malınız değilse toplumsal bir arenadır. Başkalarına gürültüyle, su fazlalığıyla rahatsız eden insanları uyarmak ve gerektiğinde söz konusu bölgeden çıkarmak cankurtaranların sorumluluklarındandır.
    • Belli başlı havuzlar kulvar kulvar ayrılmıştır. Kulvara ait alanda yüzmek ise apayrı kurallarla belirtilmiştir. Kulvar yüzücülerinin belli başlı kurallara uyum göstermesini sağlamak da cankurtaranın sorumlulukları arasındadır.
    • Kulvarların ipleri ve duvarları vardır ve kesinlikle üstüne oturulmaması gerekmektedir. Bu iplere ve duvarlara oturulduğunda hem kulvarların ve havuzun kendisine hem de o esnada havuzda yüzenlere çeşitli açılardan zarar gelebilmektedir. Bunun kontrolünü ve gerekli uyarılarını yapmak, cankurtaranın sorumluluğundadır.
    • Havuzlarda ve çeşitli kurslarda çalışan cankurtaranlar öğretmenleri gelmeden öğrencilerin havuza girmemesini de sağlamalıdırlar. ve bu yerlerde havuzun temizliğinden de sorumludur.
      Burada söylemek isterim ki Ülkemizde maalesef bir meslek sahibi, aynı iş alanı içinde kendisine ait olmayan işleri de yapmak durumunda kalmaktadır. Sadece Türkiye’ye özgü olan bu rahatsızlık, elbette ki cankurtaran mesleğinde olanlara da bir şekilde yansımıştır. İş ayrımının olmadığı bir yerde, biri hem insanları boğulmaktan kurtarırken hem de sahile çöp atılmış mı diye kontrol edebilmektedir. Burada Cankurtaran eğitimini aldığı işini her şeyin önünde tutmalıdır.
    Kaş Dragoman'dan Cankurtaran'a Giriş

    Dragoman’da Cankurtaran Eğitimi

    075 sicil numaralı Cankurtaran eğitim merkezimizde Cankurtaran eğitimleri ve belge süresi geçen vize yenileme uyum eğitimlerimiz Antalya Kaş’ta ve diğer bölgelerde 12 ay boyunca verilmektedir. Buradan eğitim içeriklerini inceleyebilir, siz de Kaş gibi bir yerde eğitimlerinizi kısa sürede tamamlayarak hayat kurtarmaya başlayabilirsiniz.

    Filed Under: Cankurtaran

    Kıyı tırmanışı nedir ve kıyı tırmanışını neden çok seviyorum?

    12/05/2020 By Dragoman

    Kıyı tırmanışını ve aslında kıyı tırmanışının ne kadar tanıdık bir spor olduğunu anlamak!

    Dragoman ile Kaş'ta Kıyı Tırmanışı

    Kıyı tırmanışını aslında çok da iyi biliyorsunuz. Yıllar boyunca öyle veya böyle farkında olmadan kıyı tırmanışı illa ki yaptınız. Şimdi kendi kendinize “hadi canım oradan, ben hiç kıyı tırmanışı yapmadım.” diyebilirsiniz. Ama bir daha düşünün ve kendinizi komşunuzun eriklerini çalmak için bahçe duvarına tırmanırken veya deniz kenarına tatile gittiğinizde içinizdeki o kayalara tırmanma ve denize atlama hissini hatırlayın. İşte kıyı tırmanışı tam da bu! O kadar da macerasever değilim diyorsanız da illa ki bahsettiğim sahnelere şahit olmuşsunuzdur. 

    Kıyı tırmanışı nedir?

    Hadi kıyı tırmanışını daha da yakından tanıyalım. Kıyı tırmanışı İngilizce’de “coasteering” olarak geçer. “Coast” (kıyı) ve “mountaineering” (dağcılık) kelimeleri birleştirilerek ilk defa John Cleare’in “Sea Cliff Climbing” (Deniz Kıyısı Tırmanıcılığı) kitabında kullanılmıştır. Aynı zamanda 1985’de Andy Middleton da John’undan habersiz “coasteering” kelimesini türetmiş. Türkçe’ye de kıyı traversi veya kıyı tırmanışı olarak çevirebiliriz. 

    Kıyı tırmanışı yapmak için biraz deniz biraz kaya yeter. Kıyı tırmanışı; deniz seviyesinde kıyı şeridi boyunca kayaların üzerinde yürüyüş, tırmanış, kayalardan denize atlayış, yüzme ve biraz da azim ve kararlılık gerektirir. Kıyı tırmanışı için kaya tırmanışında olduğu gibi herhangi bir teknik ekipmana gerek yoktur ancak kask, dalgıç kıyafeti, can yeleği, eldiven ve ayakkabı gibi koruyucu ekipman kullanmak gereklidir.

    Bana sorarsanız, kullanmayı bilmediğiniz ya da yeni tanıştığınız bir ekipmanla uğraşmamak kıyı tırmanışının en güzel yanlarından biri. Kıyı tırmanışında daha özgürsünüz; sadece siz, kararlılığınız, cesaretiniz ve kendi sınırlarınız ne kadar eğleneceğinizin ölçütü. Öyle ya, desandörü nasıl kullanacağım, ip karabinaya nasıl geçiyordu gibi dertler yok! 

    Dragoman ile Kaş’ta Kıyı Tırmanışı

    Peki, neden Kaş’ta Dragoman’la kıyı tırmanışı yapmalısınız? Şimdi de bizim rotamıza ve kıyı tırmanışına biraz daha yakından bakalım.

    Öncelikle, Dragoman tüm Türkiye’de kıyı tırmanışını misafirlerine sunan tek doğa sporları ve seyahat acentası. Hem de Dragoman, Akdeniz’in mavisi ve turkuazıyla ünlü Kaş’ta hizmet vermekte. Rotamız ise Kaş’ın Büyükçakıl plajından başlayıp Limanağzı plajına doğru toplamda 3km. 

    Rotamız üç bölümden oluşuyor…

    Dragoman ile Kaş'ta Kıyı Tırmanışı

    1. Isınma Bölümü

    Isınma bölümü, kayaları tanımak ve kayalar üzerinde yürürken denge kurma açısından yavaş ve güzel bir başlangıçtır. Bu bölüm serin mavi sulara küçük bir atlayışla sona erer. Rehberiniz, büyük ihtimal ben, size nasıl suya atlamanız gerektiğini, kayaların üzerinde yürürken nelere dikkat etmeniz gerektiğini ve sizi güvenli ve rahat hissettirecek her şeyi tur boyunca tek tek anlatacaktır. Yani hiç de endişe etmenize gerek kalmayacak! 

    Isınma bölümü kendinize güven kazandıran ve tatlı bir adneralin hissiyle sizi tura hazırlayan mükemmel bir başlangıç. Ve unutmayın; tur boyunca Kaş’ın Uyuyan Dev’i ve denizin muhteşem rengi, şanslıysanız belki bir caretta caretta size eşlik ediyor olacak! 

    2. Eğlence bölümü

    Ben bu bölüme eğlence bölümü diyorum ama sadece bu bölümde eğlendiğimiz için değil aksine bu bölümde daha da çok eğlendiğimiz için. Bu bölümde kayalarda yürümekten çok yavaş yavaş kıyı tırmanışı yapmaya başlıyoruz. Ayrıca turumuzun en yüksek atlayışı da bu bölümde. Deniz seviyesinden yavaşça yukarı doğru tırmanıp “balkon” dediğim düz kayaya ulaşıyoruz. Balkonun manzarası çok güzel, biraz dinlenip kendimizi nefes kesici atlayışımıza hazırlıyoruz. 

    Şimdiden söyleyeyim atlarken çığlık atmak, anlamsız kelimeler türeterek bağırmak serbest. Bugüne kadar bu atlayışı yapıp da yüzünde inanılmaz bir gülümseme olmayan kimseye denk gelmedim. Birazcık korksanız bile atlayış bittiğinde bir kere daha yapmak isteyeceksiniz. 

    Atla gitsin ki ne kadar eğlenceli olduğunu sen de anla! 

    Hiç korkmanıza da gerek yok, her şey oldukça güvenli; deniz berrak, derin ve göz alıcı. Öyle soğuk, bulanık Kuzey Denizi veya Kelt Denizi gibi değil. Akdeniz’in maviliğine atlamak gibisi yok o yüzden bizde burada biraz daha fazla vakit geçiriyoruz. 

    Dragoman ile Kaş'ta Kıyı Tırmanışı
    Balkondan atlayış

    3. Namı-diğer teknik bölüm

    Namı daha size ulaşmamış olabilir ama bu bölüm biraz teknik. Teknik derken de gözünüz korkmasın; zaten bu bölüme kadar, kayaların üzerinde yürümüş, tırmanış yapmış, bir çok atlayışı gururla tamamlamış ve ufak teknik kısımları farkında bile olmadan tecrübe etmiş olacaksınız.

    Teknik bölüm diyorum çünkü bu bölümde bir çok tek parmaklık delikler, açılı tırmanışlar, düz duvar gibi görünen ufak engeller var. Kısacası imkansız görünse de imkansız olmayan sadece kendi sınırlarınızı test edebileceğiniz mükemmel bir fırsat sizi bekliyor diyelim. Dene, baktın olmadı, düş suya serinle, sonra bir daha dene, dinlen ve baktın yeter artık diyorsun, atla suya diğer insanları izle.

    Yürüdük, yüzdük, tırmandık, atladık, çığlık attık, güldük, eğlendik; eh ama biraz da yorulduk. İşte tam o noktada ben de size diyorum ki “hadi yemek zamanı, herkes bota!” Destek botumuz bizi Kaş’ın en güzel koylarından biri olan Limanağzı’na götürüyor. Limanağzı’na erişim sadece tekne taksilerle veya bizim kıyı tırmanışı rotamızın üzerinden geçen Likya Yolu’nun bir kısmını yürüyerek sağlanır. E tabii ki bir de kıyı tırmanışı yaparak…

    Limanağzı’nda bulunan bir restoranda yemek yiyoruz o yüzden yanınıza bir takım kuru kıyafet getirmeyi unutmayın. Restoran dediğime bakmayın, aşağıdaki Limanağzı fotoğrafına bir bakın! Denizin mavisi, dağların yeşili, turun neşesiyle yemeğimizi yiyoruz. Kaş’a dönmeden önce isterseniz keyf-i çay, keyf-i bira ne âlâ!

    Destek teknemiz bizi Kaş limanına bırakıyor. Ekipmanı ofise taşımama yardımcı olursanız super olur bu arada! 

    Dragoman ile Kaş'ta Kıyı Tırmanışı
    Limanağzı, kim burada olmak istemez ki? 

    Özetlersek

    Akdeniz’in iç ısıtan renklerini, eşsiz doğasını doğayla gerçekten iç içe keşfetmek istiyorsanız; kıyı tırmanışı sizin için en sıra dışı ve en havalı tek seçenek!

    Neden mi? Teknede çekilen fotoğraf, yürüyüş patikasında çekilen fotoğraf ve bir de Örümcek Adam gibi poz verdiğiniz kıyı tırmanışı fotoğrafı… Yorum sizin tabii.

    Kıyı tırmanışı eğlenceli, güvenli ve güzel ter attıran bir aktivite! Üstelik ben yapabilir miyim derdi yok. Evet, sen de yapabilirsin; yeter ki iste!

    Kıyı tırmanışında görüşmek üzere!

    Oğuzhan Durmuş, Dragoman Outdoor Tur Rehberi, 2011’den beri kıyıları tırmanıyor!

    Dragoman kıyı tırmanışı turuna katılmak için tıklayın.

    Red Bull der ki Dragoman’ın Kaş kıyı tırmanışı rotası dünyadaki sayılı rotalar arasında: the 12 most breathtaking coasteering spots in the world.

    Cornwall’da (İngiltere) kıyı traversi ve kaya tırmanışı düzenleyicilerinden olan Kernow Coasteering, kıyı tırmanışının doğuşunu ve Dragoman’ın bu alanda nasıl küresel bir öncü olduğunu yazdı.

    Filed Under: Blog, Doğa Etkinlikleri

    Next Page »

    WhatsApp